Ali Babacan, Meclis’te yaptığı değerlendirme toplantısında İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıların gerçek anlamda insanlık felaketine dönüştüğünü söyledi.
İsrail’in terör saldırısı mazeretini ileri sürerek orantısız ve hukuksuz şekilde askeri güç kullandığını vurgulayan Babacan, Filistin’in Ankara Büyükelçisi Faed Mustafa ile görüştüğünü, taziyelerini ileterek Filistin davasının kendilerinin de davası olduğunu dile getirdiğini aktardı.
Dünyanın Filistin’in sesini duymak zorunda olduğunu belirten Babacan, “Bu bir insanlık meselesi, hayat meselesi. Bundan daha önemli hiçbir şey yok. 12 gündür, sivillerin hedef alındığı çok sayıda saldırı gerçekleşti. Hayatını kaybedenlerin sayısı 3 bini geçti. Bunların yaklaşık 3’te 1’i çocuk. Sadece Salı akşamı yapılan hastane saldırısında 500 insan hayatını kaybetti. Hastane saldırısında o çocukların cansız bedenlerini gören hiç bir insan olanlara kayıtsız kalamaz.” diye konuştu.
“ACİLEN REFAH SINIR KAPISININ AÇILMASI GEREKİYOR”
Babacan, Gazze halkının sadece havadan yapılan saldırılarla değil aynı zamanda temel ihtiyaç maddelerine ulaşamadığı için hayatını kaybettiğini, 21. yüzyılda milyonlarca insanın büyük bir açlıkla, susuzlukla sınandığını kaydetti.
İlaç, gıda gibi en temel insani ihtiyaçların Gazze’ye ulaştırılamadığına işaret eden Babacan, “Acilen Refah Sınır Kapısının açılması gerekiyor. Şu an Gazze’ye, Filistin halkına insani yardımların ulaşması için başka bir kanal yok. Gazze denizden de abluka altına alınmış̧ bir yer zaten. Birleşmiş̧ Milletler, Gazze’deki mevcut gıda stoklarının bir haftadan kısa bir süre içinde tükeneceğini söylüyor. Yıkım sebebiyle toptancıdan perakendeciye sevkiyat sistemi de işlemiyor. 2 milyon 200 bin insanın böylesine insafsız bir muameleye maruz bırakılması akıl alır gibi değil. Olanlara sessiz kalmak, insanlık suçuna ortak olmaktır.” ifadelerini kullandı.
Babacan, Gazze’de elektrik, su kesintisinin devam ettiğini, jeneratörlerin yakıt depolarının hızla boşaldığını, akaryakıt sevkiyatının yapılamadığını, bu sorunların ortadan kalkması için adım atılması gerektiğini belirtti.
Bölgede ilaç sorununun da olduğuna dikkati çeken Babacan, “Birleşmiş Milletler, Gazze’de 50 bin hamile kadın olduğunu söylüyor. 5 binin üzerindeki kadının önümüzdeki ay doğum yapması bekleniyor. Kesintilerin ve ambargonun devam etmesi doğmamış çocukların da hamile kadınların da hayatını büyük riske atmak anlamına geliyor.” diye konuştu.
“İŞLENEN SAVAŞ SUÇLARI SORUŞTURULMALI”
Saldırılarda fosfor bombası kullanıldığını, bağımsız insan hakları örgütlerinin İsrail’in savaş suçu işlediğine dair güçlü kanıtlar sunduğunu belirten Babacan, işlenen tüm savaş suçlarının soruşturulması gerektiğini kaydetti.
Kimsenin terör saldırılarını bahane etmemesini isteyen Babacan, “Savaş̧ hukukuna aykırı davranmak için kimse kılıf uydurmasın. ABD, AB başta olmak üzere herkes bir karar vermeli. Bu suça ortak olacak mısınız? Buna sessiz kalan bir dünya olamaz. Ben bunu reddediyorum.” değerlendirmesinde bulundu.
Babacan, İsrail’in üç ilahi din için mukaddes olan Kudüs’le ve Mescid-i Aksa ile ilgili provokatif uygulamalardan vazgeçmedikçe, Filistin halkı üzerinde uygulanan tecrit sona ermedikçe bölgeye kalıcı barışın asla gelmeyeceğini kaydetti.
Bu sorunun mutlaka çözülmesi gerektiğinin altını çizen Babacan, şöyle konuştu:
“Biz çözümün BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde, 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin Devletinin kurulması olduğunu düşünüyoruz. Tüm dünyayı Filistin-İsrail barışını sağlamak için hareket etmeye davet ediyoruz. ABD’nin şu ana kadar ortaya koyduğu tutumu kınıyorum. ABD, sürecin başından beri çatışmanın çözümü için değil, taraflardan birinin gücünü tahkim etmesine hizmet ediyor. Başkan Biden’in bölge ziyareti, yaşanan insanlık felaketine bir çözüm sunmadı. Dünkü BM Güvenlik Konseyi toplantısında da ABD, çatışmalara ara verilmesi ve insani yardım ulaştırılmasıyla ilgili karar tasarısını veto etti. Savaş̧ suçunun savunması olur mu?
On binlerce masumun kanı dökülürken, yüz binlerce bebeğin canı söz konusuyken kıyım savunulur mu? Bir devlet eğer gerçekten hukuk devletiyse gücünü adaletten alır. Şartlar ne olursa olsun insan haklarını savunan, çifte standartlarla hareket etmeyen ve insandan yana tavır alan ülkeler güçlerini ahlaki, vicdani meşruiyetten alır. Ahlaken yüksek zeminde hareket eden ülkelerin sözünün gücü olur. Bir ülke gücünü sadece silahtan alıyorsa o ülke ancak zulme ortak olur.”
EKONOMİYE İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER
Babacan,12. Kalkınma Planı ile 2024 Bütçe Teklifinin TBMM’ye sevk edildiğini hatırlatarak “Hukukla, kurallarla, planlarla, programlarla kendisini bağlamak istemeyen Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın işbasında olduğu bir yönetimden ülkemizin köklü sorunlarını çözecek bütüncül, tutarlı, akla ve bilime dayalı bir plan beklemek mümkün değildir.” görüşünü savundu.
Yakın bir zamanda açıklanan Orta Vadeli Programın bile piyasalara yön ve güven veremediğini belirten Babacan, “İktidarın öngörüleri bir ay içinde geçersiz hale gelmiştir. 2023 için hedeflenen milli gelir kişi başına gelir ve ihracat hedeflerinin yarısına bile ulaşılamamıştır. Yüzde 5’e düşürülmesi öngörülen işsizlik oranı bunun iki katı seviyesinde gerçekleşmiş̧, yüzde 5’e düşürülmesi hedeflenen enflasyon yüzde 70 seviyesine çıkmıştır. Daha önceki vaat ve öngörüleri bu denli sapma gösteren ve yatırımcıya, vatandaşa üç aylık bir perspektif bile veremeyen bir yönetimin 12. Planda 2053 yılına ilişkin vizyon ve hedef koyması beyhude bir iştir.” değerlendirmesinde bulundu.