Ayhan Bora Kaplan soruşturmasında tüm sırlar bu iki yazıda gizli

Posted by

Ankara Emniyetini derinden sarsan Ayhan Bora Kaplan operasyonunda yaşanan gelişmeler baş döndürmeye devam ediyor. Halen devam eden soruşturma hakkında Gazeteci Toygun Atilla’nın yazdığı iki yazı, soruşturmaya dair tüm sırları açığa çıkardı. İşte o iki yazı:

KOD ADI M7 BİR ANKARA POLİSİYESİ

Bu filmi ne Netflix’te ne Disney Plus’ta ne de Warner Bros yapımı olarak izleyemezsiniz. Bu filmi ancak Türkiye’de izleyebilirsiniz. Tarikat, siyaset, mafya, komplo, aşk, kan, gözyaşı…Made in Turkey… Bu bir Ankara Polisiyesi…

Geçen yıldı…

Kabine değişikliği henüz yeni yaşanmış, emniyetteki kadrolarda yeni atamalar yapılmıştı.

Bir anda manşetleri Ayhan Bora Kaplan ve suç çetesine dair haberler kapladı.

Manşetler havada uçuşuyor, suç organizasyonun yakalanma anlarına ait fotoğraf çarşaf çarşaf yayınlanıyor, videolar ortalıkta dolaşıyordu.

Serde polis muhabirliği var…

Ne zamanki, gazeteciler böylesine kolay görüntülere, bilgiye ulaşırsa ardında bir çapanoğlu ararım.

Ne yalan söyleyeyim, PR faaliyetinin ötesinde, bir kamuoyu şekillendirmesi bir operasyon içerisinden operasyon olabileceği hissiyatına kapılmıştım.

Açıkçası, “Ayhan Bora Kaplan ve suç organizasyonunun” başka bir operasyona manivela olduğunu düşünmüştüm.

Haberler fazla abartılı, kamuoyuna sunulan bilgiler, gizli olması gereken bir soruşturma için haddinden fazlaydı.

Ben bu filmi Ergenekon kumpası operasyonlarında FETÖ’cülerden görmüştüm!

PD ekibi olarak bu haberlere mesafeli durduk. İzledik.

Bir anda Ankara Emniyeti’nde atama, açığa alma haberleri gelmeye başladı.

Hah dedim kendi kendime…

Operasyon içinde operasyonun ilk ayağı başladı.

Alan temizleniyordu.

Tıpkı FETÖ operasyonlarında olduğu gibi…

Size bir çete, mafya, suç organizasyonu sunulursa ve bu ballandıra ballandıra anlatılırsa artık “şüphe” bile duyamaz hale gelirsiniz.

Şüphelerinizi içinizden bile seslendiremezsiniz.

Burada da taktik oydu sanki…

Made in Turkey yapımı senaristleri, yapımcıları oyuncuları ve figüranları belli bir politik aksiyon filminin başlangıcıydı.

Ama ben bu filmi izlemiştim.

Gazeteciler hem toplumun hem de çalıştıkları kurumun hafızasıdır. Hafıza böyle durumlarda devreye girer, gerektiği yerlerde alarm verir.

Neyse, biz mevzumuza dönelim…

Politik aksiyon gerilim filmimiz devam ederken bir anda oyun bozuldu.

Kod adı M7 ortaya çıktı, kumpasın izi belirdi.

Kod adı: M7 namı diğer Serdar Sertçelik

Ayhan Bora Kaplan’ın ikinci adamı.

Önce tutuklanıyor, ardından 17 sayfalık ifade veriyor. Gizli tanık oluyor.

Elektronik kelepçe ile serbest bırakılıyor, vuruluyor.

Elektronik kelepçeli olmasına rağmen yurt dışına kaçıyor.

Politik aksiyon gerilim filmimizin gerçekleri bundan sonra ortaya dökülmeye başlıyor.

Heyecan artıyor.

Kod adı M7 yani Serdar Sertçelik, ifşalarına yurt dışından başladı.

Kod adı M7’nin iddiaları sadece sözde değildi, yurt dışında bulunduğu sırada kendisini arayan Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlar Şubesi’ndeki bir müdürle telefon konuşması kayıtları da elindeydi.

Bunları da yayınladı.

Herkes katil uşak” derken filmimizin rengi değişmişti.

Katil” “Katiller” bizzat operasyonu yönetenlerdi.

Başta söyledim.

Ayhan Bora Kaplan ve suç örgütü bahaneydi, manivela olarak kullanılmıştı.

Operasyon içinde operasyon vardı.

Emniyet içinde önce mıntıka temizliği yapılmış sonra da siyasi hedeflere yönelmişti.

Bu film burada biter mi?

Bence en heyecanlı kısmı daha yeni başlıyor.

TO BE CONTINUED…



ANKARA’DAKİ KUMPAS SORUŞTURMASINI ÇÖZEN MİT, 300 BİN DOLARLIK RÜŞVET OLAYINI ORTAYA ÇIKARDI

Hollywood filmlerine taş çıkartacak, mafya operasyonundan kumpas kurgulayan ‘Ankara polisiyesinin’ düğümünü MİT çözdü. Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’deki üst düzey emniyet müdürlerinin kumpas organizasyonunu adım adım takip eden MİT, 300 bin dolarlık bir rüşvet alışverişini de kayıt altına aldı.

Ayhan Bora Kaplan ve suç örgütüne yönelik operasyon, Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki bir grup üst düzey polis müdürü tarafından “kumpas” operasyonuna dönüştürüldüğü ortaya çıkmış durumda.

Bu polis şeflerinin ilk hedefinde kendilerinin oyununu bozacak polis şefleri sonraki hedeflerinde ise “siyasiler” olduğu ise soruşturmanın ilk aşamasında açık ve net bir şekilde gözüküyor.

KUMPASÇI POLİS ŞEFLERİNİ KORUYAN KİM ?

Ancak,

Bu polis şeflerinin bu “kumpas” organizasyonunu kim ve ne adına yaptıklarının adı ise henüz ortaya koyulamamış durumda.

Aslında daha da vahimi, bu polis şeflerinin suç organizasyonu içinde yer almaları bu kadar barizken henüz kendilerine adli bir işlem uygulanmamış olması.

Polis şefleri sadece idari tahkikatla açığa alınmış durumda.

Oysa ki,

Böylesine bir suç organizasyonu içindeki polis şeflerinin normal prosedür uygulanmış olsaydı şimdiye kadar hukuk karşısında hesap vermeleri kaçınılmazdı.

İşte ortaya çıkan bu durum, bu polis şeflerinin ve bağlı bulundukları organizasyonun üst düzeyde birileri tarafından kollandığı yorumlarının dillendirilmesine neden oluyor.

İZMİR’DEKİ RÜŞVETİ MİT BELGELEDİ

Yazının başında da belirttiğim gibi Ankara Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şubesi’ndeki “kumpas” organizasyonu içindeki polis şeflerinin tespit edilmesinde Milli İstihbarat Teşkilatı’nın rolü çok büyük.

MİT, “kumpasçı polis şeflerinin” attıkları her adımı takip etmiş ve belgelemiş.

Bunlardan en enteresanı ise İzmir’de yaşandı.

EMNİYET MÜDÜRÜNDEN GARİP SAVUNMA: “MENZİL’E YARDIM TOPLUYORDUM”

Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde görev yapan üst düzey bir emniyet müdürü geçtiğimiz aylarda İzmir’de suç örgütünün avukatlarından biri ile buluştu. O emniyet müdürü, müvekkilleri hakkında operasyon yaptığı avukattan 300 bin dolar aldı.

Tüm bu alışveriş ise MİT tarafından kayıt altına alındı.

Kumpas soruşturmasından sonra açığa alınan bu emniyet müdürü, iddia o ki, idari tahkikat sırasında bu rüşveti “Menzil’e yardım topluyordum. Rüşvet değil, hayırlı bir iş için alınan paraydı” sözleri ile savundu.

Bir önceki yazımı, “Bu film burda biter mi ? Bence en heyecanlı kısmı daha yeni başlıyor. TO BE CONTINUED …” diyerek bitirmiştim.

Sanırım sizler de bu son gelişmeleri okuduğunuzda, bana hak verdiniz.

KİMİN ELEMANI ?

Son yılların en büyük polisiye skandalı olmaya aday “kumpas soruşturmasında” öylesine şeyler konuşuluyor ki, bir kısmını teyit edemedeğim için paylaşamıyorum.

Hele bir “eleman” olayı var ki akıllara zarar…

KUMPASI KİMİN ADINA YAPTILAR ? AMAÇ NEYDİ ?

Ankara polisiyesi şu anda hem siyasetin hem de Türkiye’nin gizli gündemi…

Hep birlikte neler olup bittiğini izleyeceğiz.

Havada asılı olan sorulardan en önemlisi, bu polis şefleri bu “kumpas” tezgahını kim ve kimler adına yaptı ? Olayın perde arkasındaki güç kim ?

Diğer soru ise, olayın adli boyutu neden işleme koyulmadı ve bu polis şefleri hukuk önüne neden çıkartılmadı ?

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir