Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ile Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy arasında gerçekleşen telefon görüşmesi, resmi kaynaklarca duyuruldu. Tokayev, konuşmasında, “Kazak halkı, Ukrayna halkına, tarihine, kültürüne ve diline içten bir saygıyla bakıyor” ifadesini kullandı.
Bu yaklaşım, iki ülke arasındaki diplomatik köprülerin, uluslararası hukuk çerçevesinde süreceğinin sinyalini verdi. Kazak lider, sözlerini sürdürüyor: “Kazakistan, Ukrayna’da güvenli ve kalıcı bir barışın tesis edilmesine koşulsuz destek veriyor.” Bu sözler, ülkesinin tarafsız ve yapıcı diplomasi politikasına işaret ediyor.
“ULUSLARARASI HUKUK VE DEVLETLERİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VURGUSU”
Tokayev görüşmede Birleşmiş Milletler (BM) Şartı’na, devletlerin sınırlarının dokunulmazlığına ve egemenliklerinin bütünlüğüne sıkı bağlılığı bir kere daha teyit etti. Kaynaklardan edinilen bilgiye göre Tokayev, adil bir barış formülünün birlikte bulunmasının önemini vurguladı ve bu bağlamda görüşmelerin adım adım, akılcı ve ölçülü bir şekilde ilerlemesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, bir Kazak atasözüne atıf yapılarak “huzursuzluk yerine kısır bir barışın daha iyileştirici olduğunu” hatırlattı. Bu ifade, diplomaside uzlaşı yolunun önemini simgeliyor.
“UKRAYNA DEVLET YAPISININ KORUNMASI ÖNCELİK”
Tokayev, uluslararası ilişkilerde toprak sorunlarının en karmaşık meselelerden biri olduğunu ve çoğu zaman barış ya da geçici ateşkes anlaşmasını zorlaştırdığını kaydetti. Bu nedenle şu anda en büyük önceliğin, uluslararası güvence altında Ukrayna devlet yapısının korunması olduğunu vurguladı.
Ukrayna’nın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne yönelik bu güçlü destek, Minsk ve diğer müzakere süreçleri dikkate alındığında diplomatik denge açısından dikkat çekici.
“İKİLİ İŞBİRLİĞİNDE YENİ KAPILAR”
Görüşmede, Kazakistan’ın Ukrayna ile sadece barış diplomasisiyle sınırlı kalmayıp, eğitim, ekonomi, kültür ve insani yardımlar gibi somut işbirliği alanlarında da aktif rol üstlenmeye niyetli olduğu açıklandı. Karşılıklı ticaret hacminin artırılması, öğrenci değişim programları ve kültürel etkinliklerle halklar arasındaki bağların güçlendirilmesi gündeme geldi.
Bu adım, yalnızca diplomatik değil aynı zamanda toplumsal düzeyde de iki ülke arasında yeni bir dönemin habercisi olarak yorumlanabilir.